ben bu ayrılığa bir kezzap aldım dökmeye utanıyorum
sıkılıyor ve buharlaşıyorum geceleri
karanlıktan menkul siluetimi bulup da bahanesini
torpille deviremiyorum köy mezarlığına

ben bu şehre bir urgan aldım vermeye utanıyorum
kovmaktan yıldım sınırlarından kendimi
yıldım banklarında kadınlarla bulmaktan
ağzına tabanca doğrultup, susmanın oyununda yakalamaktan

aklanmayan yüzümü nuh tufandan
takas edemiyorum bir politik suratla
yeni bir ev ya da fırtına, fark nedir
çalınmadıkça kafamın cüzdanı

ellerime avcı buldum dokunmaya utanıyorum
patlıyor akisi umudumun
bu nehir, bu sel, seyirlik, bu dalga hırçın
yalpalarsa biliyorum bugün
kendimi kul bilip de
öpemem ev belleneni

bir evsize
bıçkın hülyalardan doğan karyola olagelmekten.

Adem Fatih Kılıç